BİR ADAMIN HİKAYESİ - 6
Korkunç Vampir
Aradan üç ay geçti. Geminin güvertesinde Q kendi kendine:
-Kasım ayındayız.
Sonra geminin güvertesinde bir tur atıp kamaraların olduğu yere girdi. Arkasından Ali ve Yücel dışarı çıktı. Güvertenin bir kenarına giderken konuşuyorlardı. Ali elini havaya kaldırarak:
-Daha sonra havayı soğutunca ne olur?
Yücel şaşkınlıkla:
-Ne olur?
Ali gülerek:
-Buzlu heykel olur. Ha ha ha!
Yücel:
-Ben okul günlerimi özlüyorum. Eski öğretmenim Osman beye ne olduğunu merak ediyorum.
Ali:
-Bak Gül’e bir şaka yapalım mı?
Yücel:
-Hayır. ” diyerek gitti. Ali Yücel’e kızmıştı. Ali mırıldanarak:
-Küçük bir şakadan ne zarar gelir!?
Ali birden Yücel’e küçük bir şaka yapmak istedi. Ve çalışmalara başladı.
Ertesi gün saat 10:04’te Mustafa kamarasında oyalanıyordu. Kamarasının kapısı tıklandı. Mustafa:
-Gel.
Kapıyı tıklatan Şen’di. Şen:
-Bir projede yardım eder misin?
Mustafa:
-Bu proje ne peki?
Şen gözü Mustafa’nın yatağına kayarak:
-Baraj yapacağız. Ali, Müzeyyen, Gül ve ben varım.
Mustafa:
-Tamam.
Şen:
-Yaşasın. ” diyerek kamarasına koştu. Mustafa da arkasından geldi. İçeri girdiğinde odanın ortasında koca bir kutu ve yanında da malzemeler vardı. Ali hem elindeki saydam plastiği yapıştırıcı ile yapıştırıyor hem de Müzeyyen’le konuşuyordu. Gül de kutunun ortasını su koyabilmek için mukavvayı kesip barajın temel hatlarını yapıyordu. Mustafa Şen’e:
-Ben ne yapacağım?
Şen:
-Barajın içindeki su bölümlerini.
Mustafa Gül’ün yanına oturdu. Daha sonra bir mukavva parçası alıp maket bıçağı ile kesmeye başladı. Şen Ali’ye seslendi:
-Hey o borular için!
Gül de kıkırdıyordu. Müzeyyen:
-Mustafa da mı var?
Şen yanındaki küçük demir şeklindeki kartonlarla dolu kovayı alarak:
-Evet.
Birlikte saat 12:35’e kadar çalıştılar. Daha sonra öğle yemeğine inerken bir ses:
-Kara göründüğüü!
Herkes güverteye koştu. Koskocaman bir kara parçası görünüyordu. Müzeyyen ve Gül:
-İnanılmaz.
Q:
-Güzel.
Akşamleyin adaya vardılar. Jack gemiyi karaya paralel olarak yanaştırdı. Daha sonra çapayı attı.
Ertesi sabah herkes erkenden uyandı. Ve hemen üstlerini giydiler. İlk önce dışarı Ali, Mustafa ve Yücel çıktı. Ali yanından geçen birisine:
-İyi günler.
Adam:
-What?
Yücel ve Mustafa birbirlerine şaşkınlıkla bakıştılar. Ali bir satıcıya baktı. Satıcı:
-Television sale!
Mustafa Ali’ye:
-Herhalde başka bir dilde konuşuyorlardır.
Daha sonra gemiye girdiler. Girdiklerinde Q onlara:
-Ne oldu?
Mustafa:
-Başka dilde konuşuyorlar. What diye bir kelime duydun mu?
Q gülümseyerek:
-Bu İngilizce. Sanırım ben size yardım edebilirim. Ben bu dili biliyorum.
Mustafa:
-Harika.
Sonunda Jack dışında herkes gemiden çıktı. Bir süre gezindiler. Sonra kocaman bir marketin kapısına geldiler. Kapının üstündeki tabelanın üst kısmında Turkısh Market, alt kısmında ufak bir yazıyla Türk Marketi yazıyordu. İçeri girdiler. Markette gezinirlerken Mustafa’nın dikkatini çeken bir dükkan gördü. Ve diğerlerine:
-Siz devam edin ben size yetişirim.
Dükkana girdi. Kasanın başında yaşlı bir adam vardı. Adam:
-Merhaba. Ne istiyorsun?
Mustafa:
-Yok da, çiftçi aranıyor tabelası dikkatimi çektide.
Adam yanındaki sebzeleri göstererek:
-Sebze yetiştirmek için de.
Mustafa:
-Anladım. ” diyerek diğerlerinin yanına koştu.
Ertesi sabah yine yabancı ülkede grup dolaşırken garip bir ilana rastladılar. Q ilanı Türkçeleştirerek:
-Korkunç vampir aranıyor. Onu öldürene ödül ve ev verilecek. Ayrıca düzgün bir iş hakkı.
Ali düşünceli, düşünceli:
-İyi olabilir. Hem biz rahat oluruz, hem de evimiz ve işimiz olabilir.
Gül gözünü Ali’ye çevirerek:
-Bence iyi olur.
Müzeyyen:
-Haklı. Sürekli oradan oraya koşturuyoruz. Artık dinlenme vakti geldi.
Ali alaycılıkla:
-Sen alışveriş yapmak için iyi diyorsun.
Q:
-İyi o zaman benim gibi sizde vampir avcısı olmak istiyorsanız gemide ders veriyim.
O akşam Mustafa güvertede Şen’le konuşuyordu. Mustafa:
-Bak Şen. Beni iyi dinle. Bu vampir avcılığı çok tehlikeli. Bu yüzden bir çiftçiye yardımcı olarak göndereceğim.
Şen hayal kırıklığıyla:
-Ama ben vampirlerle nasıl savaşılır bilmek istiyorum.
Mustafa ciddi, ciddi:
-Üzgünüm ama seni göndermek zorundayım. Tamam mı?
Şen:
-Tamam.
Sonraki iki gün içinde Şen çiftçiliye başladı. Tabii Q’nun derslerinde garip şeylerde oluyordu. Mesela vampiri şaşırtma da Ali yanlışlıkla sırayı kırdı. Bu yüzden dersler bir günlüğüne ara verirdi. Aradan bir gün sonra dersler yine başladı. Başladığı ilk gün herkes(Jack dışında) merakla geldi. Ali yanında oturan Yücel’e:
-Acaba bu gün ne öğretecek?
Yücel gülerek:
-Ne öğreterse öğretsin. Ama sen sıranı bir daha kırma.
Mustafa arka sıradan:
-Duyduğuma göre vampirin zayıf tarafını öğreneceğiz.
Ali etrafına bakındı:
-Gül nerede?
Yücel homurdanarak:
-Birazcık geç gelicek.
Beş dakika sonra Q geldi. Ama hala Gül gelmedi. Q:
-Günaydın. ” diyerek derse başladı. Konuyu yazdı. Konuda “Vampirin zayıf tarafı” yazıyordu. Q:
-Evet, vampirlerin zayıf tarafı ışıktır. Işıktan çok korkarlar. Bu yüzden vampirlerden korunmak için bir fener bulundurun. Bazı vampirler ışığa karşı bağışıklığı vardır. O yüzden çoğu zaman işe yaramaz.
Müzeyyen elini kaldırdı. Q:
-Müzeyyen.
Müzeyyen eline sıraya koyarak:
-Bununla ilgili alıştırmalar yapacak mıyız?
Q sırana otur işareti yaparak:
-Evet, yapacağız. Hatta şimdi ona geçiyoruz. ” diyerek kapıya gitti. Kapıyı açtı. Birden kapıda yeşil yüzlü birisi çıktı. Ve sınıfa yürüdü. Yeşil yüzlü kişi:
-Sizin kanınızı emecem!
Ali hemen pilli bir fener çıkartıp vampire tuttu. Yücel de vampirin üzerine atladı. Vampirin yeşil yüzü maskeymiş. Ve maskenin arkasından Gül çıktı. Q ve Gül güldüler. Yücel yerine oturdu. Ali de feneri kapatıp yerine koydu. Q gülmesi kesilerek:
-Ah Güneş varken bir vampir buraya gelebilir mi?Bir düşünün.
Lapacı arkadan cevap olarak:
-Hayır.
Q:
-Doğru. Yerine geçebilirsin.
Ders bittiğinde herkes Yücel ve Ali’ye gülüyordu. Daha sonra Q dışarıya çıktı. Sonunda istediği dükkanı buldu. Dükkanın adı “Vampire Killer Shop”. Q içeri girdi. İçerde Güneş lazerleri, sarımsaklar, spreyler ve buna benzeyen şeyler vardı. Q kasadaki kişiye:
-One vampire watch machine, five garlic. ” deyip parasını verdi. O gece Q garip bir şarkı söylüyordu. Birden bir şey belirdi. Q içinden:
-Gel vampir, gel.
Vampir hızla geldi. Birden saldırıya geçti. Q geriye atladı. Ve küçük bir şey attı. O küçük şey vampire yapıştı. Vampir yumruk attı. Ama ıskaladı. Q Mavi Taş’ı çıkardı. Vampir yok oldu.
Ertesi sabah derste Q önemli bir açıklama yaptı:
-Artık hepiniz hazırsınız. Gerçek bir vampir avına çıkıcağız.
Q dışında herkes:
-Ne!?
Q:
-Doğru duydunuz. Vampir avına çıkıyorsunuz. Vampirin yerini gösteren bir verici var bende. Bu akşam onu bulmaya gidiyoruz.
O akşam için herkes hazırlandı. Gemiden çıkıp şehrin çıkışına grup gidiyordu. Müzeyyen:
-İnanmıyorum.
İki saat sonra dev bir kristalin oraya geldiler. Arkalarında bir şey belirdi. Ve Mustafa’nın üzerine atlayıp onu yere düşürdü. Gül:
-Vampir!
Ali ateş etmeye başladı. Vampir iki yanı delinmişti. Elini ileriye doğru götürdü. Ali ve Gül yere düştü. Müzeyyen sopayla vampirin başına geçirdi. Jack’i alıp Müzeyyen’e attı. Q kırbacıyla vampiri yere düşürdü. Vampir uçmaya başladı. Ali ve Mustafa onu vurmaya çalışıyordu. Gül de ok attı. Vampirin gözleri parladı. Mustafa, Ali ve Gül dondu. Vampir:
-Ha ha ha.
Q:
-Asıl sana ha, ha, ha. ” diyerek kırbacıyla vampirin boğazını sıkmaya başladı. Müzeyyen de sopasıyla Mustafa, Ali ve Gül’ün buzlarını kırıyordu. Vampir Q’yu attı. Q kristale düştü. Birden vampir düştü. Jack:
-Herkes kristale saldırsın.
Herkes kristale saldırdı. Vampir her yeri deliniyordu, bağırmaya başladı:
-İntikamımı alacam!
(Devam edecek)
No comments:
Post a Comment