Saturday, April 22, 2006

BİR ADAMIN HİKAYESİ - 17
Büyük bir patırtı kopar

Robot kollarından birisini Spider-man’e vurmak için kullanmıştı. Q ve Gül robota saldırıya geçmişti. Arkadan da Jack vampiri şaşırtmaya çalışıyordu. Mustafa bir bina balkonundan aniden vampirin üstüne atladı. Spider-man robota tam bir yumruk atacakken bir darbe daha aldı. Q vampirin peşine düştü. Mustafa vampirin üstünden uçan taşıta düştü. Lapacı Mustafa'yı kucakladı. Mustafa hemen bir tuşa bastı. Robot füzeler ateşlendi. Ve ilerden yanlarına hızla yaklaşan bir cisime doğru gitti. Ve birden üstte bir uçak belirdi. Uçaktan bir füze çıkıp o mavi cisme gitti. Mavi cisim o füzeyi aldı ve diğer füzeleri atlatıp robotun tam ortasından geçip gitti. Mustafa ve Lapacı uçan taşıtın üzerinden diğerlerinin yanına atladı.
Eggman:
- Beni yakalayamayacaksınız!
Doktor Eggman hemen uçan taşıta bindi. O mavi şey uçan taşıtın hizasında durdu.
Mavi uçağın üstündeki:
- Merhaba Eggman.
Doktor Eggman:
- Sonic! Fark ettiysen bu robot bir bomba taşıyor.
Sonic yanıt olarak:
- Hile yapmaya hazırsın demek ki. Eimi nerede!
Ali hemen cebinden tabanca çıkardı. Q da kırbacını çıkardı.
Yücel:
- Q, sana bir şey sorabilir miyim?
Q yüzünü Yücel’e dönerek:
- Evet.
Yücel:
- Şey, vampir ne oldu!?
Q:
- A şey, şey doğru ya!
Vampir bu sırada gitmişti. Eggman gülerek:
- Sizin o silahlarınız işe yaramaz, sizi basit insanlar.
Jack ve Lapacı şarkı söyler gibi:
- Sen öyle düşünüyor olabilirsin, ama biz öyle düşünmüyoruz, ta ki seni yenene kadarrrrrr!
Eggman şaşkınlıkla:
- Afedersin ama, sen ne diyorsun!
Sonic çabucak uçan taşıtın kanatlarını kesip, tekrar uçan taşıtın hizasına döndü. Uçan taşıt yere düştü.
Eggman:
- Egg Fort 2 kalksın.
Birden yer sallandı. Mavi uçak hemen robot yıkıntısının üstünden geçti.
Eggman:
- Yeter artık.
Arkadan füzeler geldi. Müzeyyen aceleyle:
- Dağılın!
Grup her bir yere dağıldı. Füzeler etrafa saçıldı. Spider-man füzelerden üçüne ağ fırlattı. Geri kalan üçü de Q’ya gitti. Q kırbacıyla hemen füzeleri boş bir sokağa çekti. Birden bir patlama duyuldu. Büyük bir gemi yüksekten uçuyordu.
Sonic mavi uçağa:
- Kasırga X’i getir.
Uçaktan bir ses:
- Tamam Sonic.
Uçak uzaklaştı. Ve başka bir ses yolun sonundan:
- Eggman teslim ol!
Gemi birden harekete geçti. Çok hızlıydı. Grup yolun ortasında toplandı. Yolun başındaki ses garip tanklardan birinden geliyordu. Mustafa tanklara doğru koşmaya başlayarak:
- Hadi tanklara binin. Eggman’in gemisine binmenin tek yolu bu.
Tüm grup tanklara koştu. Ve gizlice kenardaki çıkıntılarına bindiler. Bir tek 2. Şahıs kalmıştı. 2. Şahıs:
- Beni merak etmeyin. Ben size yetişmenin bir yolunu bulurum.
Tanklar uçmaya başlamıştı. Uçan geminin akasından hızla gidiyorlardı. Hızla Sonic tankların hepsinin üstünden sırayla sıçradı. Ve Eggman’in gemisine ulaştı. Artık kara yoktu. Okyanus ayın parıltısıyla parlıyordu.
Ali korkarak:
- Ben düşeceğim galiba!
Yücel Ali’yi tuttu.
Ali:
- Anneciğim.
Mustafa ciddi şekilde:
- Sıkı tutunun.
Tanklar ve ilerideki gemi sağa döndü. Neredeyse tüm grup aşağıya düşüyordu. Osman bey kusacak halde:
- Herkes iyi mi?
Osman bey dışındakiler:
- Evet!
Gül arkayı işaret etti ve:
- Bakın bunlar savaş jetleri!
Tüm grup arkadan gelen savaş gemilere ve jetlere baktı. Tankın içinden bir ses:
- Hedef göründü.
Grup diğer yöne baktı. Küçük bir ada ama garip bir bina vardı.
Mustafa:
- Eggman’in gemisi oraya iniyor.
Gül jetleri ve gemileri tekrar işaret ederek:
- Ve onlar da ateş açmaya hazırlanıyorlar.

(devam edecek)

Saturday, April 15, 2006

BİR ADAMIN HİKAYESİ - 16
Garip bir durum

Mustafa kadına:
- Senin adın ne?
Kadın:
- Seda.
Mustafa:
- Güzel isim.
Yücel araya girerek:
- Mustafa konuşmamız gerek. Yalnız.
Seda gitti. Yücel anlatmaya başlayarak:
- Bak, o kadını hatırlarsın. Ali ona vampir demişti. Birazcık gariplik var. Onun burada Washington’da olması garip değil mi?
Mustafa şaşkın halde:
- Yo hiç garip değil.
Yücel:
- Bunu daha sonra konuşacağız.
Mustafa:
- Bak, annemin öldüğünü biliyorsun. Ama bu kadın anneme çok benziyor. Yani beni bu yüzden yargılayamazsın. Bana bak ben gizli bir şey biliyorum. Ve bunu ben çözmeliyim. Ölecek olsam bile çözmeliyim bunu. Eğer vaktinde çözmezsem her şey mahvolur. Lütfen izin ver. Ve ayrıca kendime bakabilirim.
Yücel:
- Tamam, seni kızdırmak istememiştim.
Mustafa kendi odasına gitti. Yücel anlayamıyordu. Mutlaka grup arasında bir şeyler dönüyordu. Ve Yücel bunu hemen çözmeliydi. Yücel hemen hızlı asansöre bindi ve hemen üçüncü katın düğmesine bastı. Hemen otuz dokuz numaralı odaya gitti. Kapıyı çaldı. Tahmin ettiği gibi Mustafa odasında değildi. Hemen lobiye indi.

Lobideki adama:
- Miss Seda, where is her room. . .
Lobideki adam:
- No 20.
Yücel:
- Thanks.
Yücel hemen ikinci kata çıktı. Yirmi numaralı odanın kapısında Mustafa bekliyordu. Yücel hemen saklandı. Ve gizlice izlemeye başladı. Mustafa kendi kendine:
- Hımm, galiba burada değil. Neyse bende gideyim bari.
Yücel kapısı açık bir oda gördü. Hemen odaya girdi. Tuvalete saklandı. İçerden temizlikçi dışarı çıkıp kapıyı kilitledi. Yücel hemen ışıkları açtı. Bir çıkış yolu düşündü. Dolabın üstüne çıkmayı denedi. Dolap pek dayanacak gibi görünmüyordu. Kapının kilidini açıldığını duydu ve kapıyı Ali açtı. Yücel bir “Oh!” çekti. Ali şaşkın, şaşkın:
- Buraya nasıl girdin söyler misin?
Yücel daha sorunun cevabını bile vermeden çekip gitti. Ali baka kalmıştı. Yücel zemin kata indi. Orada Müzeyyen bir ressamla konuşuyordu. Ressam:
- May I draw your picture?
Müzeyyen:
- Yes!
Yücel hemen oturma odasına baktı. Başka odalara baktı. Müzik odası, tur odası, televizyon odası ve kütüphaneye baktı. Sonunda kütüphanede biraz oturdu. 2. Şahıs yanına bir insan kafasının yarısı genişliğinde bir kitapla yanına geldi. İkisi de hem sohbet ediyor hem de kitap okuyordular. Mustafa bilardo oynayanları izliyordu. Andy, Jack, Peter ve Lapacı televizyon odasında ateri oynuyordu. Ali’nin yüzü yeşerdi. Ali:
- Hay aksi. diyerek bayıldı. Q ve Gül hemen diğerlerini arıyordu. Çünkü başka bir vampir saldırısı olmak üzereydi. Q Osman beyi 2. Şahıs’ın nerede olduğunu sordu. Osman bey:
- Kütüphanede.
Gül hemen kütüphanedekilere haber verdi. Mustafa, Müzeyyen ve Ali dışında herkes gelmişti. Q:
- Onları bulacak kadar zamanımız yok. Gidelim.
Saat 00:00 oldu. Grup gizlenmişti. Birden bir patırtı oldu. Bir, bir robot gelmişti. Ama en az 20 metre boyundaydı. Robotun arkasından iğrenç suratlı bir bıyıklı adam, uçan bir şeyle geldi. Yücel Q’ya fısıldayarak:
- Bunun bir vampir olacağından emin misin?
Q şaşkınlıkla:
- Pek emin değilim.
Spider- man:
- Robotlardan nefret ederim.
Kötü suratlı adam:
- Ben doktor Eggman Sonic'i aramak için geldim.
Q:
- Sonik, Sonic. Hm, bundan yararlanabiliriz. Sonik'i bulmak istiyorsak Eggman'i durdurmalıyız.
Jack:
- Evet ama nasıl?
Lapacı:
- Yücel, sen Eggman’in dikkatini çek ben ise Eggman’i uçan taşıtından düşüreyim. Belki oradan kontrol ediyordur.
Yücel:
- Tamam.
Yücel Eggman’in karşısına çıkarak:
- Yakalasana beni yakalasana.
Eggman robota:
- Hop Anti Savaş Makinesi, onu yakalaaaaaaaaa. . .
Lapacı uçan taşıta bindi. Eggman’i attı. Bir tuşa bastı. Lapacı:
- Robot kötü suratlı. . .
Arkadan birisi:
- Yok olacaksın!
Lapacı arkasına baktı. Spider-man sıçradı, ama bir şey ona çarptı.

(devam edecek)

Sunday, April 02, 2006


BAHAR GELMİŞ HAVA NE GÜZEL KUŞA BÖCEĞE MERHABA!!!



heyooo, 12 yaşına bastım...


büyükbabam, büyükannem, abim, annem,

BİR ADAMIN HİKAYESİ - 15
Gezinin keyfini çıkartıyorlar
Mustafa akşam saat 8:00'e kadar deliksiz uyudu. Ve akşam 8:00'de kapı çalındı. Kapıyı açtı. Aşağıda günün otel turları, otelin özellikleriyle ilgili bir dergi ve gazete vardı. Neyse ki dergi ve gazete Türkçeleştirilmişti. Mustafa dergiyi okumaya başladı. Dergide şöyle yazıyordu:
Sevgili konuklarımız. Otelimize hoş geldiniz.
Bu akşam Washington zafer bayramı kutlaması var. Bu bayram dolayısıyla özel yemeğimize çağırıyoruz. Yemekte:
Patates kızartması, hindi, özel yahnili tavuk, amerikan salatası, süslü pasta ve jelatin vardır.
Hepsinden öncesi Micheal Jackson konser için geliyor! Otelimizde yarışmalar, oyunlar ve Türk usulü şenlik de yapılacak.
Otelimizdeki turlar artık yarı fiyatına! Sakın kaçırmayın. Bu sıralar Beyaz Ev’e yapılacak gezi parasız. Tur ücretleri:
- Yarı tur=255 dolar
- Tam tur=510 dolar
- Özel tur ve normal tur=1104 dolar

Mustafa dergiyi kapattı. Ve elbise dolabından smokine benzer bir şey giydi. Bu sırada Müzeyyen, Ali, Peter ve Jack, üzerinde İngilizce “Biz turistsiz!” yazan elbiseler alıp etrafı dolaştılar. Lapacı ve Gül ise satranç oynuyorlardı. Yücel de kardeşine mektup yazıyordu. Osman bey ve 2. Şahıs planlar yapıyordu. Q da Andy’i şaka yapmaması hakkında uyarmaya çalışıyordu. Andy hemen Q’dan kaçmaya başladı. Otelin en yavaş asansörüne bindi. Aynı zamanda en tablolu asansörü idi. Q da En hızlı asansöre bindi. Andy beşinci kata çıkıyordu. Q da bunu biliyordu. Ama Andy dördüncü katta durdu, ve Mustafa’nın kaldığı odanın kapısını çaldı. Mustafa açtı.
Mustafa:
- Ne vardı?
Andy:
- Bugünkü yemeği konuşacaktım.
Mustafa şaşkın halde:
- İyi tamam.
Andy içeri girdi. Mustafa da kapıyı kapattı. Bu sırada caddelerden birinde. Ali ve Müzeyyen bir Türk restoranına girdi.
Jack Peter’a:
- Ben hiç yorulmadım.
Peter:
- Ben de.
Jack:
- Ama ben otele geri dönüyorum.
Peter hiç bir şey anlamadan:
- Tamam.
Peter gezmeye devam etti. Yücel biraz oteli gezmeye karar verdi. Birden birinci kata inme isteği duydu. Birinci katta pencerenin yanına geldi. Dışarıya baktı. Lapacı ve Jack birbiriyle konuşuyorlardı. Yücel tam onların yanına gidecek diki karşısına Gül çıktı.
Gül:
- Şey, Q’yu gördün mü?
Yücel:
- Hayır.
Gül kızararak:
- Tamam. dedi ve gitti. Yücel arkasından baka kalmıştı. Hemen en yavaş ve en süslü asansörü çağırdı. Asansör çağırdığı kata geldi ve içinden Mustafa çıktı.
Mustafa:
- Zemin kata mı iniyorsun?
Yücel:
- Evet. dedi ve asansöre girdi. Mustafa asansörde:
- Güzel bir gün.
Yücel yanıt olarak:
- Evet, güzel bir gün.
Asansörden çıktılar. Yücel girişe gitti. Mustafa ise oturma odasına.
Girişte Lapacı:
- Kaptanım. Bugünkü parti için çok heyecanlıyım.
Jack sıkılmış bir halde:
- Evet ne demezsin.
Lapacı:
- Hadi kaptan sorunun ne?
Jack:
- Yok bir şey.
Yücel arkadan yanlarına gelerek:
- Jack sevin biraz.
Jack gülümseyerek:
- Hadi canım.
Jack güldü. Lapacı ve Yücel de mutlu oldu ve oturma odasına gitti. Orada Q, Mustafa ve Peter vardı. Jack:
- Merhaba arkadaşlar.
Üçü de bir koltuğa oturdular.
Mustafa gülümseyerek:
- Eee şehri beğendiniz mi?
Peter:
- Ben doğrusu beğendim.
Jack sanki bir konuşma yapıyormuş gibi:
- Güzel bir şehir.
Lapacı:
- Ve güzel bir otel.
Q:
- Şehri beğendiğinize sevindim. Ama amacımızı unutmayalım. Sonik’i bulmalıyız.
Osman bey kapıyı açarak:
- Doğru, ama ben ve 2. Şahıs nerede olabileceğini Kaos Zümrütleri ile bulabileceğimizi keşfettik.
Mustafa:
- Yarın işe başlayabiliriz.
Ve hepsi kalkıp restorana gitti. Müzeyyen ve Ali henüz otele dönmüştüler.
Kapıda Ali:
- Valla çok güzel bir yemekti.
Müzeyyen:
- Şimdi diğerleriyle oturma odasında konuşacaktık. Hadi gidelim.
Ve ikisi oturma odasına gitti. Oturma odasında on kişi vardı.
Birisi:
- Where are you going?
Müzeyyen Ali’ye fısıldayarak:
- Ne dedi?
Ali bilmiyorum işareti yaptı ve:
- Bence yemek odasındalardır demiştir.
Müzeyyen:
- Thanks.
İkisi de restorana gitti. Hiçbiri bir şey anlayamamıştı. Andy bu sırada dışarılarda bir otel arıyordu. Andy kendi kendine:
- Lori’nin oteli yan cadde de olması gerekiyor.
Andy oteli bulup içeri girdi. “Üniversite grubu buradadır” yazısına baktı. Lobideki adama Lori’nin hangi odada kaldığını sordu. Ve adamın söylediği odaya gitti. Kapıyı tıklattı. Ama hiç kimse yoktu. Andy’nin hayalleri yıkılmıştı. Andy oteline dönmeye karar verdi. Gül hala Q’yu arıyordu. Sonunda vazgeçip restorana indi. Restoranda Mustafa, Peter, Yücel ve Ali’ye rastladı. Gül onlara:
- Ne yapıyorsunuz?
Peter yanıt olarak:
- Erkekler arası bir konuşma diyelim.
Gül kıskançlıkla:
- Peki kızlar arası konuşma nerede?
Mustafa:
- Ha onlar mı, şey onlar ay barı turnuvasına katıldılar. Gül :
- Nerede oynanıyor peki?
Yücel masadan kalkarak:
- Ben sana gösteriyim.
Ve ikisi gittiler. Ondan sonra Jack ve Lapacı smokin ile geldi.
Jack ve Lapacı masaya oturarak:
- Biz ikimiz geldik.
Bunu aynı anda ikisi birden söylemişti.
Jack:
- Size bir şarkı söyleyeceğim.
On dakika sonra Mustafa tuvalet için kalktı.
Jack arkasından:
- Sesim seni büyüledi değil mi?
Lapacı:
- Kesinlikle herkesi büyülediniz.
Arkadan ellerini çırpan insanları gösterdi.
Jack utanarak:
- Thanks, thanks.
Yücel, Gül'le flört etmeye çalışıyordu. Ve turnuvanın olduğu yere varınca, Gül içinden “En sonunda” dedi. Ve oradakilere nasıl katılacağını sordu. Ve katıldı. Yücel ise diğerlerinin yanına döndü. Dönerken Mustafa’nın birisiyle konuştuğunu fark etti.
Yücel çok fazla şaşırmıştı. Çünkü bu kişi, Ali’nin vampir dediği kadındı.

(devam edecek)