
Doğu Turu - Dördüncü Gün
Son gezeceğimiz yer Gaziantep. Burada sedef işlemeciliği hakkında bilgi alıp çarşıları geziyoruz. Antep İstanbul’a çok benziyor. Mozaik Müzesi’nden sonra Adana’ya oradan da İstanbul’a dönüyoruz.

Mozaik Müzesi’nde Zeugma’dan çıkarılan değişik mozaikleri görüyoruz. Çok değişik ve ilginç. İnsana nasıl yapmışlar dedirten bir ilginçlikte mozaikler ve kalıntılarla dolu bir müze.

...................
Cuma günü herkese güneşli havalardan yararlanmasını söylemeyi düşünüyordum, ama Cuma ve Cumartesi günü yağmur olunca yazamadım. Fakat gezimizle ilgili bir şeyler buldum.
Cuma günü herkese güneşli havalardan yararlanmasını söylemeyi düşünüyordum, ama Cuma ve Cumartesi günü yağmur olunca yazamadım. Fakat gezimizle ilgili bir şeyler buldum.


Mesela Diyarbakır’ın surları Çin Setti’inden sonra en büyük surlarmış. Ayrıca Hasankeyf eskiden Artuklular’ın başkentiymiş. Hasankeyf köyüne giriş modern bir köprüyle sağlanıyor. Ama eskiden Hasankeyf’e giriş şimdiki haliyle sütunları dışında bir şey kalmamış bir köprü ile sağlanıyormuş. Fakat bu köprü, kullanıldığı zamanlarda önemli bir özelliği varmış; bu köprüyü dört sütun ayakta tutuyor.

İçteki iki sütun arası tahta köprü varmış. Fakat geri kalan kısımlar taştanmış. Anladığım kadarıyla düşmanlar geldiği zaman tahta köprüyü yakıp gelmemelerini sağlıyorlarmış (Tabii ki o zamanlarda mancınık da yokmuş). Merak ediyorsunuzdur herhalde; nasıl su ve yiyecek alıyorlar diye. Yiyecek işinin cevabı basit tarlada yetişiyor (buğdayı, sebzesi,...), ama su farklı bir yöntem ile alınıyor.
Eğer birinci gün ile ilgili yazımı okuduysanız Hasankeyf’in bir tepede olduğunu ve önünden nehir geçtiğini biliyorsunuzdur. Kale kuşatma altında olduğu zamanlar (O zamanlar tabii ki de okçular var) kalenin gizli geçitlerinden su alınabiliyormuş.

Harran'da bir çocuk
Daha yeni bilgiler hatırlar veya bulursam yazarım, iyi günler ve her zaman derslerinize çalışın.
Daha yeni bilgiler hatırlar veya bulursam yazarım, iyi günler ve her zaman derslerinize çalışın.