Friday, June 23, 2006

KÖPEK DİŞİM YUVAYI TERKETTİ







DENİZ DENİZ'E KARŞI
BİR ADAMIN HİKAYESİ - 19

Orada bir yerde vampir var
Mustafa:
-Ben gidiyorum! Hah hah haa!” diyerek uzaklaştı. Q çok sinirlendi. Daha sonra Q her şeyi anladı. Vampir vardı içlerinde. Q koşarak herhangi bir yere gitti.
Yücel, Gül, Peter ve Mary Jane geminin önüne ışınlanmıştı. Kafanın olduğu yere. Herkes birbirine garip, garip baktı. Kontrol bilgisayarının başındaki Eggman:
-Vay, vay! Şu işe bakın. Niko, E55'i çalıştır.
Niko:
-Peki doktor.
Bir tuşa bastı. Birden bir patlama duyuldu. Eggman:
-Yine o!
Camın önünden hızla bir şey geçti. Bu sırada Osman bey, Andy ve Müzeyyen oldukları yerden kaçıp koridorlarda koşturuyorlardı. Osman bey koşarken:
-Bu Kaos Zümrütleri yedi ilişkiye gerek kalmadan bizi ışınlayabilir!
Andy:
-Sahi mi?
Osman bey, Andy ve Müzeyyen birden duraksadılar. Parlak bir şey gördüler. Ve aniden ortadan kayboldu.

Andy:
-Bu Sonic miydi?
Osman bey şaşkınlıkla:
-Evet.
Tanıdık bir ses:
-Arkadaşlar!
Osman bey:
-Şu işe bak! Ali.
Ali soluk soluğa:
-Jack ve Lapacı’yı buldum.
Osman bey:
-Onları kurtarmalıyız.
Müzeyyen:
Ne bekliyoruz gidelim!
Ali, Osman bey, Andy ve Müzeyyen gittiler.

Dinlemeyi Biliyor Muyuz?
Eggman kontrol panelinden:
- Beni yakalayamayacaksınız! E55 yok et şunları!
Birden bir savaş robotu çıktı.

Eggman gülerek:
- Bu robot bir Kaos Zümrüdü'nden güç alıyor.
Niko bir kapıdan koşarak gelirken:
- Doktor! Doktor! Kasırga X buraya çarpacak!
Doktor Eggman:
- Sonunda yok olacaklar demek! Bir dakika sen ne dedin?!!
Bir jet kafadan hızla geliyordu. Tam çarpmasına bir saniye kala büyük bir ışık patladı. Herkes bayılmıştı.
Büyük ışık bir saat sonra kayboldu. Ama halbuki Mustafa onlarla değildi. Mustafa oteldeydi. Yemekten sonra odasında yatakta uyuya kalmıştı. Öğle olmuştu ki, hala uyanmamıştı. Rüyasında dev bir elmayı beş dakikada bitirme yarışını kazandığını görüyordu. Ve aniden uyandı. Daha sonra temiz bir takım giydi ve aşağıya indi. Arkadaşlarını lobide ya da yemek salonunda bulamayınca lobideki danışmana nerede olduklarını sordu. Lobideki danışman da onların önceki gece dışarı çıktıklarını söyledi. Mustafa meraklanmaya başladı. Odasına döndü. Odasında uyandığında çok şaşırdı. Kaos Zümrüdü'nü koyduğu kasa yerinde yoktu. Mustafa diğer Mavi Taş’a baktı. O da yerinde durmuyordu. Mustafa’nın aklına bir an vampirlerin başka bir kimliğe girebildikleri geldi. Mustafa artık tek bir şey düşünüyordu. O da grubun nerede olduğu idi. Koşarak otelden çıktı. Gazete alıp, haberlere baktı.

Mustafa seslice gazeteyi okudu:
- Bugün saat onda Doktor Eggman’in dev bir robotu kente saldırdı.Ama Sonic ve arkadaşlarının üstün saldırısı ile yenildi.
Daha sonra kendi kendine:
- O zaman geri dönmeleri lazımdı.
Haberi tekrar okudu. Sonra otele döndü. Odasına girince ürperdi. Sanki artık aynı yerde değil. Bir an hiçbir şey göremez oldu. Daha sonra odasında değil de bir ormanın içinde olduğunu fark etti.
Diğerleri de aynı şaşkınlık içindeydi. Sonic kendine gelerek:
- Hey burası bana tanıdık geliyor. Eğer tahmin ettiğim yerse...
Eggman Sonic’in sözünü keserek:
- Burası bizim gezegenimiz. Ve buradan tek çıkış yolu büyük kar dağı.
Ali daha bir şaşkınlıkla:
- Ama böyle bir şey olmayacaktı ki!
Osman bey:
-Size bunu söylemiştim. Dinlemeyi biliyor muyuz?
Müzeyyen:
- Bence bilmiyorlar.
Yücel:
- Bence burası basit bir orman.
Niko:
- Hayır burası bir ormandan daha fazla.
Sonic:
- Doğru.
Andy:
- Kısaca orman.
Peter:
- Evet.
Eggman Peter’ı fark ederek:
- Aaa Spider-man bir imzanızı alabilir miyim?
Peter şaşırarak:
- Ne?
Q ciddi bir şekilde:
- Önceliklerimiz var. İlk önce...
Sonic:
- Nasıl yani, siz kimsiniz?
Ali:
- Senin gibi biri. Yani bir kahraman.
Gül:
- Hazırlık yapmalıyız.
Q:
- Evet buradan nasıl çıkabiliriz?
Yücel:
- Lapacı ile Jack’i gören var mı?
Ali:
- Ve Mustafa’yı.
Eggman gülerek:
- Mustafa mıstık arabaya kıstık...
Müzeyyen kızgınlıkla:
- Kes sesini.
Boko:
- Bence de susun. Doktor Eggman ha?
Müzeyyen daha bir kızarak:
- Sus!
Eggman inatla devam etti.

Ali:
- Onlara aldırmayın.
Q:
- Sorunuzu cevaplayayım. Mustafa bir vampirdi. Jack ve Lapacı da bizden önce uyanmış olmalı.
Sonic:
-Buraya Kaos Kontrolle geldiniz.Ve buradan istediğinizde gitmenizin yolu da K
ar Dağı Hükümdarı'nın sorusunu cevaplamak.

(devam edecek)

Saturday, June 17, 2006

Önceki bilmecenin cevabı: Uçuş timsahı olduğuydu.

Yeni bilmeceyi gelecek hafta vericeğim.

Thursday, June 15, 2006

Geçen günlerde Büyük Ada'ya bir gezi yaptık. Vapurla geçerken Heybeli Ada'yı, Burgaz Ada'yı ve Kaşık Ada'sını gördüm. Bence adalar İstanbul'un mirasıdır. Hepsi çok güzel.(Nerdeyse hepsi:) ) Büyük Ada'ya vardığımızda oranın çok kalabalık bir yer olduğunu gördüm. Yine de araba olmayan egzoz kokusu olmayan bir yer. Adanın büyük bir bölümü orman.(Ben ormanları çok severim.:) ) Temiz hava ve deniz kokusu var.





Adanın sevimli atları ve taşıma için arabadan daha güzel faytonları var. Büyük Ada doğayla iç içe güzel bir ada. En önemlisi de evleri apartmanlar gibi değil.
İngiltere'de bir araştırmaya göre normal evlerde yaşayan insanlara göre apartmanlarda yaşayan insanlar daha gerginler. Yani Büyük Ada sakinleri daha sakinler.






Neyse Büyük Ada 'yı benim bildiğim kadarıyla anlattım. Şimdi de oradan aldığım Miço çocuk dergisini anlatmak istiyorum. Ben Miço'yu çocuklar için önermek istiyorum. İçinde çocukları bilgilendirecek ve eğlendirecek birçok şey var. Miço benim en sevdiğim çocuk dergisi.
Aşağıdaki bilmecenin cevabı :Smokinleri buruşmasın diye.

Yeni bilmece:Timsahın üstündeki dört nokta ne olduğunu gösterir?

Cevabı haftasonu yazıcam. Cevaplarınızı yorum şeklinde gönderiniz.

Wednesday, June 14, 2006

BİR ADAMIN HİKAYESİ - 18

Kaçış Anı
Aniden gemilerden ve jetlerden ateş açıldı. Tanklarda iniş yapmak için hazırlanıyorlardı.
Mustafa:
- Atlamaya hazır olun.
Ali içi daha bir garip olmaya başlamıştı ki, hep birlikte suya atladılar. Tüm grup adaya doğru yüzdü. Adanın diğer tarafında bir giriş olduğunu fark ettiler.
Q:
- Durun! Bu giriş ya bir tuzaksa...
Ve birden silahlı iki robot geldi. Yücel birisinin üzerine atladı. Robot ve Yücel düştüler. Diğer robot ateş açtı. Hepsi farklı bir yöne kaçtı. Ali ve Spider-man de binaya doğru gitti. Q, Lapacı, Jack ve Mustafa binanın tam ters yönüne koştular. Geriye kalanlar ise adanın arkasına saklandı.
Ali koşarken:
- Sence ne zaman dururuz?
Spider-man:
- Pek uzun sürmeyecek. dedi ve bir ağ attı. Ali’yi bir koluyla tuttu ve diğer koluyla ağı tutup binanın bir çıkıntısına atladı.
Ali heyecanla sordu:
- Sen deli misin!?
Spider-man:
- İyi bir amacım vardı.
Osman bey koşarken:
- Şuradaki şeyi çıkarır mısın Andy?
Andy:
- Tabii ki. dedi ve oradaki kapağı çıkardı. Arkalarından Yücel geldi. Bacağı kanıyordu.
Gül telaşla:
- Yaralanmışsın!
Yücel sıkıntılı halde:
- Bir şey olmaz.
Osman bey oradaki bir boşluğu işaret ederek:
- Herkes bu deliğin içine girsin.
Osman bey hemen içine girdi. Daha sonra Yücel ve Gül girdi. Sonuncu da Andy ve Müzeyyen oldu. Bir koridorda yakalandılar.
Eggman:
- Onları bana getirin.
Diğerleri bir yerde durmuşlardı.
Mustafa nefes nefese:
- Ha hadi, ha, ilerleyelim ha-ha.
Q da nefes nefese:
- Ha haklısın ha.
Yine koşmaya başladılar. Q ve Mustafa bir dala takılıp düştüler. Diğerleri ise önden giderken yandaki kayalığın önü açıldı ve iki ip birden Jack ve Lapacı’yı kayalığın açılan ağzının içine çekti. Ondan sonrada kayalık kapandı. Mustafa dalga geçermişcesine:
- Hay aksi.
Q kızmaya başlayarak:
- Neden böyle dedin ha!
Mustafa kıs kıs gülerek:
- Yo ben onları bulmalıyız, demek istemiştim. Yani ben (Gülmeyi kesmişti) onları bulmalıyız demek istedim.
Q şüpheci şekilde:
- Öyle olsun. Şimdi şu kayayı kırmalıyız.
Mustafa kayaya baktı ve:
- Yücel olsaydı belki.
Binada patlamaların şiddeti artıyordu.
Q kayaya bakmayı kesip:
- Binaya girmenin bir yolunu bulmalıyız.
Mustafa “Evet” anlamında başını salladı.
Mustafa daha sonra:
- Belki Ali ve Spider-man binaya girmenin bir yolunu bulmuştur.
Q:
- O zaman gidip bakalım.
Mustafa yine “Evet” anlamında başını salladı. Mustafa bu sefer daha önce olmadığı kadar hızlıca koştu. Q zar zor yetişebiliyordu. Ali ve Spider-man hala binanın çıkıntılarından birindeydi.
Ali Spider-man’e:
- Duvar kırmak gibi bir amacımız var mı? Yoksa burada füzelerin bizi vurmasını mı bekleyeceğiz?
Spider-man yanıt olarak:
- Üzgünüm ama duvar çok sert ama binaya tırmanabilirim.
Ali sırıtarak:
- Peki ya ben!
Spider- man yukarıya bir ağ fırlatarak:
- Bilmiyorum tırmanabilir misin?
Ali hayal kırıklığına uğradı. Daha sonra:
- Beni neden yukarı çıkarmıyorsun?

Üçüncü kristal de bulunuyor
Spider-man tırmanmaya başlamıştı ve yanıt verememişti. Ali ağa tutundu ve tırmanmaya başladı.
Ali ağın sonuna kadar tırmanmıştı. Ve sabah oluyordu. Spider-man ortalıkta görülmüyordu. Ateş eden gemilere baktı. Bir uçak üzerinden kırmızı bir füze ateşlenmişti. Ali daha yakından bakmak için dürbününü çıkardı.
Eggman’in sesi:
- Spider yakala onu!
Ali elindeki dürbünü düşürdü ve aşağıya düştü. Bir şey onu yakaladı ve binanın arkasına götürdü. Spider-man binanın en üstünde bir antenin orada bir delik gördü ve içeri girdi.
Spider-man kendi kendine:
- Havalandırma deliği. Evraka! (İşte buldum demektir. )
Ne olduğunu anlamadan tava çöktü ve bir koridora düştü. Bina tam anlamıyla bir yıkıntıya dönüştü. Eggman ve iki silahlı robot ile binanın dibindeki gizli bir merkeze yakın bir depoda yürüyordu. Doktor Eggman böğürerek:
- Vokup çık dışarıya ve o Sonic denen kirpiye bir mesaj gönder.
Küçük bir robot olan Vokup:
- Peki Doktor Eggman.
Doktor Eggman iki silahlı robota:
- Siz de gidip o diğer üçünü bulun. Tahmin ettiğimden de çok sorun çıkaracaklar galiba.
İki robot hemen asansöre doğru gittiler. Niko adındaki bir robot:
- Efendim, Boko kontrolü aldı.
Eggman:
- Boş ver. Nasıl olsa bina çöküyor. Egg Fort 2 kalksın.
Niko:
- Peki doktor.
Doktor Eggman'in yüzünde pis bir gülüş belirdi. Bina çökmeye başlamıştı. Ada da aynı zamanda havaya doğru yükseldi.
Spider- man binanın boş bir alanından atladı. Bir ağ attı ve:
- Bunu kaçırmayacağım.
Adanın her tarafında silahlar çıkıyor, ateş açıyorlardı. Etraftaki tüm gemiler ve jetler yok oldu. Ada hızla Egg Fort 2’nin geldiği yere gitmeye başladı. Bu sırada adanın tüm toprakları yerine çelik zırhlar, büyük yıkıcı silahlar, küçük binalar, kafa, dört bacak, iki kol ve ortada büyük bir bina çıktı. Bu bina bir kafanın üstündeydi. On dakika sonra yine Washington’a vardılar. Geminin arkasındaki bir itici ateşlenince Spider-man’in ağı kopup aşağıya düşmeye başladı. Spider-man’in maskesi çıkıp gitmişti. Spider-man (Peter Parker) bir yere doğru ağını fırlattı. Ara sokaklardan birindeki çöp kutularının arasına düştü. Birden Spider-man’e tanıdık bir ses:
- Peter, bu sen misin?
Spider-man garip bir edayla:
- Mary Jane!” dedi ve sesin geldiği yere baktı. Kızıl saçlı bir kadın ona bakıyordu. Peter:
- Bu sensin. Ama nasıl oldu da buradasın?
Mary Jane:
- Burada bir gösterim vardı. Seni çok özledim.
Peter:
- Ben de öyle.
Yandaki çöp kutusundan bir şey parladı. Bu bir Kaos Zümrüdü idi. Ve üçüncü bağlantı da sonunda bulunmuştu. Bir ışın demeti hızla uzaklaşan gemiye gitti. Mary Jane ve Peter oldukları yerde yok oldular.
Ve gemiye ışınlandılar. Osman bey, Andy, Müzeyyen, Yücel ve Gül’ün hapis olduğu robotun bir yeri delindi ve bir ışık demeti Yücel ve Gül’ü de ışınladı. Geminin içinde bir yerde Mustafa ve Q’nun önünde kalp şeklindeki kristal belirdi.
Mustafa açgözlülükle:
- Valla ben bu kristali alırım, dedi ve kristali eliyle aldı.
Q şaşkınlıkla ve kızgınlıkla:
- Mustafa ne oluyor sana! Yetti bu kadarı artık, dedi ve kırbacını çıkardı.
Mustafa dalga geçermişçesine:
- Sana ne! Hatta sevgili olduğumuzdan bile emin değilim.
Q kırbacı yere düşürdü.
(maalesef devam edecek)

Tuesday, June 13, 2006

Size bilmece soracağım.

Penguenler niçin sandalyeye oturmaz?


Cevapları iki gün içinde yazıcam. Sizin cevabınızı yorum şeklinde gönderiniz. Yeni bilmeceyi iki gün içinde yazıcam. Bekleyin geliyorum...


TATİL!

Eylül daha dün gibi. Okullar kapanıyor. Koskoca sekiz ay (tatilleri de saymazsak) çabuk geçti. Ve önümüzde üç aylık uzun ve güzel bir tatil var. Karnede iyi notlar bekliyorum. Ve benim yazılarımı okuyanların da iyi notlar getirmesini diliyorum.

Thursday, June 01, 2006


Merhaba ben geldim!






Bir aydır görüşemediğimiz için blog ziyaretçilerimden özür dilerim.
Arsa bakmaya gitmiştim de Mars'a... O yüzden ortalıkta yoktum. İnanmazsanız fotoğrafa bakın.

Şaka :) Gidecektim ama matematikle fene çalışmam gerekiyormuş önce. Ben de çalıştım işte.