Thursday, February 16, 2006

BİR ADAMIN HİKAYESİ - 10

Son hazine avcılığı

Ertesi sabah saat 07:00 sıralarında grup ve 2. Şahıs yola çıktılar (Osman bey bunun için çok yaşlı olduğunu düşündüğü için gelmedi). Grup heyecanla ormana girdi. Jack bir yandan mırıldanıyor, bir yandan da önüne bakıyordu. Diğerlerinin hepsi de yarış yapıyormuşçasına gidiyorlardı. İki saat sonra grup, etrafı ağaçlar ve çiçeklerle çevrili bir yere geldi. Herkes durup etrafına bakındı. Jack hala mırıldanıyordu. Yol beşe bölünüyordu. Ali:
- Şimdi ne yapacağız? İçimizden biri tek kalıcak.
Mustafa:
- Yücel sen kuvvetlisin, sen tek gideceksin.
Yücel tamam anlamında başını salladı. Mustafa:
- Ali ve Müzeyyen soldaki yoldan gidecek. Jack ve Lapacı soldan önceki yola gidecek. 2. Şahıs ve ben ortadaki ve Yücel en sağdaki, Q ve Gül ise sağdan önceki yoldan gidecek.

- Eğer aradığımız şeyi bulursak bağırın tamam mı?
Mustafa dışındaki herkes:
- Tamam!
Bütün gün grup, kitabı aradı. Saat 24:00’te bütün grup yatacak bir yer ayarlamaya başladı. Ertesi sabah oldu. Mustafa ve 2. Şahıs sonunda bir yere vardılar. Bir kaleye varmışlardı.

2. Şahıs:
- Hmm. Burası olmalı.
Mustafa:
- Emin misin?
2. Şahıs:
- Evet.
Sonra Mustafa ve 2. Şahıs içeri girdiler. Bu sırada Q ve Gül, derin bir dereye vardılar. Gül:
- Ben yüzme bilmem. O yüzden geçemem. Sen devam et.
Q:
- Hayır! Derenin sol tarafına doğru gideceğiz. Bir kitapta okumuştum. Derelerin sol tarafına gidince hep bir yere ulaşılırmış.
Gül:
- Anladım.
Aradan 2 saat geçtikten sonra Gül ve Q mermerden yapılmış duvarlara vardılar. Q:
- Evet, derenin neden bu kadar derin olduğu anlaşıldı.
Duvarın arkasından bir ses:
- Buldum!
Gül:
- Jack’in sesi.
Q:
- Arkana bak.
Gül arkasına baktı. Arkada Yücel ve Lapacı geliyordu. Lapacı:
- Gelin, arkada bir giriş var. diyerek Yücel’le gösterdiği yere doğru koşmaya başladı. Q ve Gül de arkalarından gitti. Yücel duvardaki bir çatlağı işaret ederek gösterdi. Lapacı:
- Bu çatlağı kırabilirsek kaptanı buluruz.
Yücel:
- Hmm, ben tahtaya benzer şeyleri kırabilirim ama mermeri bilmiyorum.
Bu sırada Jack bağırarak:
- Yardım edin!
Q:
- Denemek zorundayız.
Yücel aceleyle:
- Tamam.
Yücel sıkıca yumruğunu tutarak mermere vurdu. Yücel ağlıyormuşcasına:
- Aaaaaa, çok canım yandı. diyerek gözlerini 10 saniyeliğine kapattı. Açtığında ise etrafını 10 kılıçlı askerler etrafını çevirmişti. Bir asker ise onu iple bağlıyordu. Arkadan bir darbe yedi ve bayıldı. Ertesi gün Jack, Lapacı, Ali ve Yücel kendilerini bir hapisanede duvara zincirlenmiş gördüler. Ali:
- Ah harika, duvarla birleşmişiz.
Yücel:
- Ne, sen de mi yakalandın?
Ali:
- Evet.
Jack:
- Ah Lapacı, hep senin yüzünden.
Lapacı:
- Ama kaptan iyi tarafından bakar mısın?
Jack:
- Bunun iyi tarafı neresi?
Lapacı:
- En azından aradığımız şey burada olmalı.
Jack:
- Nasıl yani?
Bu sırada Yücel ve Ali boş boş Jack ile Lapacı’nın tartışmasını izliyordu.
Lapacı:
- O zaman bunların sorumlusu kim?
Jack:
- Eğer bunun sorumlusunu bulursam var ya. . .
Ali:
- Hey bu yeşil duman da ne, diyerek ilerden gelen yeşil bulutu, kolundaki zincirleri “şangırt!” diye sallayarak gösterdi. Bu yeşil bulut hapisaneye girdiğinde Jack, Lapacı ve Yücel bayıldı. Ali biraz daha dayanarak içinden “Spider- man yardıma ihtiyacımız var” dedi ve bayıldı.
Mustafa ve 2. Şahıs bu iki gün içinde peşlerindeki asker ve gardiyanlardan kurtulmaya çalışıyordular. Derken artık peşlerinde çok güçlü silahlı kişiler gelmeye başladı. Bu kovalamaca sonunda bir yerde atlattılar. Mustafa ve 2. Şahıs’ın karnı çok acıkmıştı. Mutfağa bir yerde rastlamışlardı ama tekrar geri dönmeleri çok tehlikeli idi. Mustafa solgun halde:
- Şimdi nasıl açlığımızı susturacağız.
2. Şahıs’ta solgun halde:
- Bilmiyorum, ama sen çok solgun görünüyorsun.
Arkadan tanıdık bir ses:
- Bırakın beni, bırak diyorum!
Mustafa'nın solgunluğu giderek:
- Bak bu Q’nun sesi.
2. Şahıs hala solgun halde:
- Duyamadım.
Mustafa:
- Şşşt. Gidiyoruz. dedi ve 2. Şahıs’ın elinden tutup Q ve çevresindeki dört silahlı adamı izlediler. 1 saat boyunca onları izlediler. Daha sonra basit bir çete evindeki bir mutfak dekorasyonu olan bir odada takılıp kaldılar. Bu odada iki silahlı adam, bir saat, masa, üç sandalye, bir yiyecek makinesi, dolaplar, pizza kutusu ve bir de fırın vardı. Mustafa odanın kapısın da sesizce:
- Şimdi ne yapıcağız. Q’yu kurtalmalıyız bay 2. Şahıs (Bay deyince 2. Şahıs daha hızlı düşünürmüş).
2. Şahıs:
- Hmmm. Dur ben iyi rol yaparım. Bak şimdi şöyle yapıcan. . .
Aradan 5 dakika geçti. Mustafa nöbetçilerin görüş alanlarına girip, çıktı. Nöbetçiler de onu izlemeye koyuldular. 2. Şahıs hemen etrafında para aramaya başladı. Onun yerine yerde bir sopa alıp yiyecek makinasına vurdu. İçinden iki yumurtalı sandviç ve reçelli kek çıktı. Arkadan bir ses:
- Orada neler oluyor, dedi. 2. Şahıs hemen reçelli kekikin reçelini çıkarıp sesin geldiği kapıyı reçeli sürdü. Arkadan Mustafa geldi:
- Onlar geliyor çabuk, ne yapacaksan yap!
2. Şahıs yumurtalı sandviçleri fırına koydu ve masadaki bir silahı alıp Mustafa’ya attı ve:
- İlerideki kapıyı vur çabuk!
Mustafa silahla yapıştığı kapıyı vurdu. Kapı açıldı ve iki baygın adam gördü. 2. Şahıs:
- Gidelim.
Mustafa ve 2. Şahıs kaçarken alarmın çaldığını duydular.
Bu sırada Q ve Müzeyyen’i idam etmek için hazırlıklar yapılıyordu. Ve bu hazırlıkları bitirmek üzereydiler. Aynı zamanda Ali de idam edilmek için salona getiriliyordu. Onu zindandan alırken Yücel kızgınlıkla götürenlere bakıyordu. Çok fena kızmıştı. Jack gözlerini kısarak:
- Onu rahat bırakmazsanız kılıcımı yersiniz!
Ali’yi götürenlerden biri:
- Tabii tabii.
Lapacı:
- Peki neden götürüyorsunuz. diyerek Yücel’e göz kırptı. Yücel ise hiçbir şey anlamamıştı. Ali’yi götürenler hala Lapacı’nın sorusunu düşünüyordu. Ali kendisini götürenleri tekmeledi, ve kurtuldu. Yücel de zincirleri kopardı. Ve aniden zindanda 5 silahlı adam kontrolüne aldı. Ve aniden ağlar kapıdan 3 silahlı adamı bağladı. Birden Spider- man diğer iki adamanın üstüne atlayıp bayılttı. Ve Spider- man emin bir şekilde:
- Hemen buradan çıkın. dedi ve diğerlerini zincirlerden kurtarıp silahlarını verdi. Spider- man:
- Tamam, sizinle geliyorum. Hadi gidelim.
Jack:
- Bir dakka bu bir tuzaksa. Peki bunları kim düzenliyor?
Spider- man:
- Bak, şimdi tartışmanın anlamı yok! Hem bunları düzenleyen Amerika çapındaki tüm suçluların kralı Kingpin yani elebaşı. Madem sizinle birlikte savaşacağım.diyerek maskesini çıkardı.Ben Peter Parker’ım. Yani gazeteci. Daily Bugle’da çalışıyorum. Ve aradığınız buldum. Şimdi diğerlerin bulmalıyız. Bu arada aşağıdıki küçük mutfağın her yanı yumurta olmuş. Neyse buna daha sonra konuşuruz. Hadi gidelim. Oldu mu?
Spider- man dışındakiler:
- Oldu.
Bu sırada idam yerinde Q idam kuyusuna atılmadan önce elebaşı bir konuşma yapıyordu:
- . . . ve dahası çok iyi çalıştım ve başardım. Ama önce diğer kurbanı da getirin.
Müzeyyen de Q’nun yanına getirildi. Q Müzeyyen’e mırıldanarak:
- Buradan üç çıkış var. Ya konuşmanın olduğu yerdeki kapıya doğru bir yay bulup atlığıycağız. Ya çok hızlı koşarak normal kapıdan çıkıcağız. Yada aşağıya atlayıp iplerimizi bir kayaya bağlıcağız.
Müzeyyen de Q’ya mırıldanarak:
- Hmm ikinci seçenek güzel görünüyor. Ama salondaki gurdiyan sayısı çok fazla.
Q:
- Evet
Elebaşı:
- Sessizlik!
Spiderman salondaki tüm silahlı adamları bayıltıp, bağladı. Ve elebaşına:
- Seni kötü seni. Polisler burayı basmak üzere.
Elebaşı:
- Bak bakalım, arkadaşlarını kurtarabilicek misiniz? diyerek Q ve Müzeyyen’i attırdı. Ali arkadan:
- Müzeyyen!” diyerek arkasından koştu. Mustafa da onun arkasından gitti. Ali:
- Müzeyyen! Müzeyyen!
Mustafa:
- Müzeyyen! Q! Q!
Ali bayıldı. Mustafa:
- Ali! Konuş benimle!
Kalbini kontrol etti. Atmıyordu. Kalp masajı yapmaya çalıştı. Diğer herkes geldi. Ve polisler de geldi. Mustafa gözüne iki damla yaş geldi:
- Ali hadi uyan. Q, Ali, Müzeyyen!
Osman bey:
- Onlar için üzülüyorsun biliyorum. Ama senin hatan değildi ki.
Mustafa:
- Evet benim hatam. Eğer ben vampirlere karşı savaşında Q’ya yardım etmeseydim bunlar olmazdı. Neden kur. . .
Jack:
- Senin sözünü kestim ama bizi birlikte tutan neydi biliyor musun?
Lapacı:
- Arkadaşlık. Ve onlarla arkadaş olduğumuz sürece hep birlikte olucağız.
Yücel:
- Evet. Mesela sen benim bu yaşta çizgi roman okuduğumu gördün. Ama hiç sana kızmadım. Çünkü biz arkadaşız.
Spider- man:
- Ali hep bana inandı. Ve ben de onun hala yaşadına inanıcam.
Mustafa:
- Yeter artık bu saçmalıkkkklaaaaaarrrrrrrrdan bıktıııııııııııııııııııııııım.
Salondaki herkes duvara çarptı. Mustafa birden uçup gitti. Yücel ayağa kalkarak:
- O da neydi!?
Q:
- Korktuğum başıma geldi. Mustafa evde kalmış. diyerek tırmanmaya başladı. Jack:
- Ali yaşıyor.
Q yorgun halde:
- Tabii ki yaşıycak.
Gül koşarak geldi:
- Numara işe yaradı.
Spider- man:
- Ne numarası?
Q:
- Mustafa’nın özellikle ortadan gittiğini anlamıştık. Ve siz zindan da uyuyun diye yeşil bulut yolladık ve gizlice Gül’ü oraya sakladık.
Lapacı:
- Daha sonra Ali’nin söylediğini duydun ve. . .
Ali Lapacı’nın sözünü keserek:
- Spider- man’i araması için Osman beye cep telefonu ile haber verdiniz ve. . .
Osman bey:
- Spider- man’e haber verdim.
2. Şahıs:
- Hmm. O zaman eve dönmemiz gerekiyor.
Müzeyyen:
- Doğru ya, vampir Mustafa’nın kanını emmeden oraya gitmeliyiz.
Grup hemen çevik kuvvet arabasına doluştu ve eve doğru gittiler.
Eve vardıklarında. Vampir henüz varmıştı. Vampir:
- Yetti artık. Köööötüüüüü Söööööz!
Ali ve Müzeyyen bayıldı. Ve şöyle sayıklıyorlardı:
- Kötü Söz, Kötü Söz.
Q kızarak:
- Hay aksi.
Vampir Yücel’i nehre doğru sürükledi. Arkada polisler ateş açmaya hazırlanıyorlardı. Polislerden biri:
- Fire!
Polisler ateş açtı. Q hemen kırbacıyla vampiri sıkmaya başladı. Jack’te arkasından kılıçla delmeye çalışırken. Jack birden havaya kalktı ve vampirin önüne geçti. Fire diyen polis:
- Stop the fire!
Polisler ateşi kesti. Jack birden kapının oraya düştü. Başı kan içindeydi. Gül hemen Jack’in yarasını iyileştirmeye çalışıyorudu. Lapacı da arkada bir sopa alıp vampire doğru saldırdı. Lapacı birden gemiye doğru uçtu ve gemiye düştü. Spider- man son anda bir dalış yaparak vampiri yere düşürmeye çalıştı, ama Spider- man boğulmaya başlamıştı. Arkadan birden bir şey onu yere düşürdü. Tipi yağmaya başlamıştı. Osman bey evin içine girdi ve ışıkları açtı. Ve perdeleri açtı. Vampir:
- Hayıııııııııııııırrrrrr, kööötatrisss ana vamppyş aaaaaaaaaaaaaaaa. diyerek parçalandı.
23 Mart günü Jack, Ali ve Müzeyyen taburcu oldu. Evde onlar için kutlama yapıldı. Kutlamalara çevredeki türk komşular ve hayranlar da katıldı. Mustafa ve Osman bey hariç tüm grup vardı. Mustafa kendi hakkında düşünüyordu. Osman bey ise hala Elebaşı’nın kalesinde hala kitabı arıyordu. Mustafa yürüyüşün de kendi hakkında hala düşünüyordu. Mustafa kendi kendine:
- Aptalım, az kalsın arkadaşlarım ölüyordu. Bence artık buradan gitsem iyi olur. Kesinlikle. Benim gibi birine hiç ihtiyaçları yok.


(devam edecek)

2 comments:

Anonymous said...

Ya arkadaşım,

Sen de ne hikaye yazarmışsın... Her şey var, çizgi roman kahramanları, süper kahramanlar, vampirler... Pek bi heyecan yapmışsın... Devamını bekliyorum....

Hüseyin Atmaca

Deniz Kamcez said...

Tesekkur ederim, devami gelecek... Birileri bir seyler yapinca mutlu oluyorum...